28 Temmuz 2007

Green Peace Nedir?


Greenpeace Avrupa, Amerika, Asya ve Pasifik'te 40 ülkedeki varlığıyla kar amacı gütmeyen bir çevre kuruluşudur.

1971'den bu yana dünyanın dört bir yanında çevre katliamlarına karşı güçlü bir mücadele veren Greenpeace, çalışmalarını bağımsız olarak sürdürmek için devletlerden, şirketlerden ya da siyasi partilerden bağış ve sponsorluk kabul etmez; tüm çalışmalarının kaynağını sadece bireylerden aldığı maddi ve manevi destek oluşturur.
Greenpeace, gezegenimizi yaşanmaz hale getiren çevre suçlarına şiddet içermeyen doğrudan eylemlerle tanıklık eder ve bunları basın aracılığıyla gündeme getirir.

Çevre mücadelesi sabır ve kararlılık ister. Hedefler genellikle uzun vadede gerçekleştirilebilecek türdendir ve ancak kamuoyu desteğiyle başarıya ulaşabilir. Greenpeace eylemcilerini arada bir ortaya çıkıp ortalığı karıştıran bir grup maceracı olarak görenler de vardır kuşkusuz. Oysa her eylem, uzun ve yoğun araştırmalara ve çalışmalara dayanır.

Greenpeace, bilimsel verilere dayanan kampanyalar yürütür.

Çevreye karşı işlenen bir suça tanıklık etmek, kamuoyunun dikkatini çekerek suçu işleyenler üzerinde baskı oluşturmak amacıyla yapılan barışçıl eylemler; sabırla yapılan analizler, raporlar, basın açıklamaları, yetkililerle görüşmeleri içeren tüm çalışmaların 'vitrini'dir yalnızca...

Greenpeace ayrıca, uluslararası anlaşmalara lobi etkinlikleriyle ağırlığını koyan, taslaklar öneren ve kabul ettirebilen az sayıdaki yetkin çevre örgütünden birisidir.

Greenpeace'in şu anda 24 ulusal ve 4 bölgesel ofisi ve bu ofislerin yaptığı çalışmaları olanaklı kılan 101 ülkede 2 milyon 800 bin destekçisi vardır.

Küresel bir örgüt olarak Greenpeace, dünya üzerindeki en kritik konular üzerinde çalışmalar yürütüyor:

- Okyanuslar ve yaşlı ormanların korunması,
- İklim değişikliğini durdurabilmek için fosil yakıtların kademeli olarak sonlandırılması ve yenilenebilir enerjilerin teşvik edilmesi,
- Nükleer silahlanma ve nükleer kirliliğe son verilmesi,
- Zehirli kimyasalların ortadan kaldırılması,
- Genleri ile oynanmış organizmaların doğaya bırakılmasının önlenmesi.

24 Temmuz 2007

Karıncanın zekası şaşırtıyor

"Hayvan Davranışı" adlı ihtisas dergisinin son sayısında yayınlanan araştırma, kolonideki bazı karıncaların, yoldaki çukurları kendi bedenlerini kullanarak doldurmayı görev edindiğini gösterdi. İngiliz Bristol üniversitesinden biyolog Scott Powell ve Nigel Franks'in çalışmasına göre, "yolun yüzeyinde yapılan değişiklikler, ganimet taşıyan karıncaların son sürat yuvaya dönmelerini sağlıyor."
Araştırmacılara göre, "E. burchellii" kolonilerinde birey sayısı 700 bini bulabiliyor. Karıncaların üçte biri her gün ya da iki günde bir yiyecek bulmaya çıkıyor. Bu tropikal karınca türünün üyelerinin boyları ilginç şekilde birbirlerinin beş katına kadar çıkıyor. Araştırmacılar, sadece ortaya çıkan çukur büyüklüğünde gövdeye sahip olan hayvanların "cuk oturarak" çukurları kapadığını tespit etti.
Daha küçükler ve daha büyükler ise yollarına devam ediyor. Yolda karşılaşılan herhangi bir çukur, en geç 30 saniyede dolduruluyor. Gövdesiyle çukuru dolduran karınca, hemcinslerinin sırtına basarak geçip gitmesini bekliyor. 5 saniye boyunca tepesine basan olmazsa çukurdan çıkıp yuvaya yöneliyor.
Araştırmacılar, karıncaların yoluna engeller koyarak gözlem ve karşılaştırmalar da yaptı ve gördüler ki, bir grubun içindeki "ihtisas sahiplerinin" varlığı, bütün grubun performansını iyileştiriyor. Söz gelimi, 200 bin bireyden oluşan gruptan 7500 karıncanın engellerin aşılmasını kolaylaştırması halinde, yuvaya taşınan yiyecek miktarı dörtte bir artıyor. Uzmanlara göre, yuvaya taşınan yiyecek miktarı ne kadar çoksa koloni o kadar büyüyor. Karıncalar da, bu durumun farkında oldukları için eve dönüşü kolaylaştırıyor...
AA


Eciton burchellii

Beyninizin hangi yarısı çalışıyor

13 Temmuz 2007

Kapari / Capparis spinoza

''Kedi tırnağı'', ''Hint hıyarı'', ''it hıyarı'', ''it kavunu'', ''karga kavunu'', ''yılan kabağı'

Yurdumuzda Akdeniz ikliminin hakim olduğu Batı Anadolu illeri başta olmak üzere, Orta Anadolu'da Tokat ve civarında, Doğu Karadeniz ve Güneydoğu illerinde doğal olarak yetişen Gebreotu (Gebereotu), çalımsı yapıda, dik ve yatık olarak büyüyen dikenli bir bitkidir.

Fosfor, potasyum ve kalsiyumca zengin kalkerli ve killi toprakları seven ve güneşten hoşlanan bir bitki olması nedeniyle, güneye bakan yamaçlarda kandiliğinden yetişir ve iyi gelişir. Capparaceae familyasından olan gebereotunun Capparis spinosa ve C. ovata olmak üzere iki türü mevcuttur.

Doğada kendiliğinden yetişmekte olan gebereotunun üretimi genellikle tohumla olmaktadır. Tohumlar Ağustos ve Eylül aylarında karpuzcuk şeklinde olan meyvalardan elde edilir. Karpuzcukların içindeki mercimekten küçük olgun kahverengi tohumlar, suyla yıkanıp güneşte kurutulur. Bu tohumlar, ince elekten elenmiş eşit orandaki yanmış koyun gübresi, orman toprağı ve yıkanmış dere kumundan oluşan harçla hazırlanan fidan yastığına Mart ayı sonunda ekilir.

Fidelik, topraktan 10-15 cm yükseklikte düz hazırlanacağı gibi, 15-20 cm mesafeli ve 10 cm derinlikte karıklar açılarak da hazırlanabilir. Karık şeklinde hazırlanan fidelikte tohumlar karık sırtına ekilir ve karık içine su verilir. Yabancı ot ve mantari hastalıklardan korunmak için fidelik düzenli olarak süzgeçle sulanmalı ve üzeri gerektiğinde plastik örtü ile örtülmelidir. Tohumlar normal şartlarda 25-30 günde çimlenir. Çıkıştan sonra yaz boyunca ot alımı, sulama ve ilaçlama düzenli olarak yapılmalıdır. Fideler, sürgünleri kuruduktan sonra toprak seviyesinden Kasım-Aralık ayı içinde kesilip, kalan kısmının üzeri toprakla örtülmelidir.

kasım-nisan aylarında fidelikten sökülen fidanlar, sonbaharda derin sürüm yapılan arazilere kasım ayından itibaren dikilebilir. Dikim mesafesi 2X2 m olmalıdır. Bu mesafelerde ve yaklaşık 20 cm derinlikte açılan çukurların dibine bir miktar yanmış hayvan gübresi konulup toprakla karıştırıldıktan sonra fidanlar dikilir ve sıkıştırılır.(her çukura 1 ile 4 fidan dikilebilir.)

Dikimden sonra fidanların üzeri toprakla kümbet şeklinde örtülüp etrafı çanak şeklinde açılarak can suyu verilmelidir. Usulüne göre dikilen fidanlar o yaz 1 m'ye yakın sürgün verebilir. Bu sürgünlerde 10-15 kadar çiçek tomurcuğu olabilir. Birinci yıldaki fidanlara yaz aylarının çok kurak geçmesi halinde su verilmelidir. Sulamada, suyun gövdeye temasından kaçınılmalıdır. Ayrıca böceklere karşı ilaçlama yapılmalıdır.

Gebereotunun "kapari" denilen çiçek tomurcukları Mayıs ayı ortalarından itibaren toplanmaya başlanır. Genellikle 10 mm'nin altındaki nohut şeklindeki tomurcuklar, toplama merkezlerinde % 20'lik tuzlu suda yada bir kat tuz bir kat kapari şeklinde katlanarak muhafaza edilir.




MUCİZE BİTKİ KAPARİNİN FAYDALARI

1.Cinsel Gücü Artırıcı

2.Kabızlık giderici

3.İdrar söktürücü

4.Balgam söktürücü

5.Solucan düşürücü

6.Ağrı kesici

7.Romatizma

8.Felç

9.İskorbit hastalığı

10.Kan bozuklukları

11.Gut hastalığına

12.Antitümör

13.Hemoroid

14.Dalak büyümesi

15.Kalça rahatsızlıkları

16.Adet düzenleyici ve sancıları

17.Diş ağrıları

18.Karaciğer fonksiyonlarını düzenleyici

19.Multipl Skleroz MS hastalığı



kapari
osmancik
thehealthnews
ziraatci
denimeks

12 Temmuz 2007

Araknoloji Derneği


Arthropoda filumunun "Arachnida (Araknida)" sınıfına mensup canlılarını (Örümcekler, Akrepler, Yalancı Akrepler, Ot Biçenler, Böğüler) inceleyen bilim dalına "Araknoloji" adı verilir

Araknoloji Derneği sitesinden bu konurlda bilgi elde edebilirsiniz.

Mürtapot

Hawaii adası açıklarında ilginç bir canlı türü ortaya çıkarıldı. Baş kısmı mürekkep balığına, alt kısmı ise ahtapota benzeyen deniz hayvanının yeni bir canlı türü olduğu sanılıyor.

Big Island (Büyük Ada) açıklarında bulunan ve "mürtapot" olarak anılan canlı, Doğal Enerji Laboratuvarları'nın deniz dibindeki borularına takılınca yakalandı. Bin metre derinden geçen borularda canlıyı bulan Jan War adlı biyolog "İlk gördüğümüzde büyük bir heyecan yaşadık. Çünkü yeni bir canlı türüydü ve canlı olarak elimize geçmişti" dedi. İnceleme altına alınan canlıya ne isim verileceği henüz belli değil. Biyologlar ahtapot ve mürekkep balığı kelimelerinin İngilizcelerini birleştirip "octosquid" diyor

11 Temmuz 2007

Hibiskus, Hibiküs, Hibiscus sabdariffa /Karabamya

Afrika Bamyası Familyası: Ebemgömecigiller, Malvengewaechse, Malvaceae
Drugları: HibiskusÇiçekleri: Hibisci flos
Hibiskus’un aslında çiçeklerinin kupa yaprakları ve dış kupa yaprakları çay ve natürel ilaç yapımında kulanılır. Taç yaprakları ise kulanılmaz.

Giriş: Eskiden hibiskus türleri ile bamya türleri birlikte zikredilir iken günümüzde ebemgömecigillerin bir alttürevi olan bu iki tür ayrı alt gruplara ayrılmıştır. Bu nedenle hibiskus Türkiyede karabamya veya Afrika bamyası diye anıla gelmiştir.

Botanik: Genelikle bir yıllık bir bitki olup boyu 2 metreye kadar ulaşan , çok çatalı otsu bir bitkidirYaprakları gövedeye oturmuş üç parça ortadaki parçası uzunca ucu sivri dil şeklinde kenarları kertikli koyu yeşil renklidir.

Çiçekleri beyaz veya hafif pemepemsi beyaz geniş kalp şeklinde göbeğe doğru koyu vişneçürüğü rengini alan taç yaprakları beş adet olup vede ortada bir demet sarı dölenme tozluğu bulunur.

Taç yaprağını kavrayan kupa yaprakları açık veya koyu vişneçürüğümsü yeşil renkte olup üzeri tüylü, kalın etli bir yapıya sahiptir vede bunu etrafını çeviren ayrıca 8-12 adet daha ince, küçük dış kupa yaprakları mevcuttur. Çay ve natürel ilaç yapımında bu kupa yaprağı ile dış kupa yaprağı kulanılır diğer kısımları kulanılmaz.

Yetiştirilmesi: Eskiden vatanı Sudan olan bu bitki günümüzde hemen hemen tropik ve subtropik ülkelerde yetişmekte ve hatta Almanya gibi iklimi ılıman olan ülkelerde bile yetişmektedir. Türkiyenin hemen her bölgesinde yetiştirilebileceği kanatindeyim.

Hasat zamanı: Çiçekleri solduktan sonra kupa yaprakları tekrar kapanır ve kurumaya başlar bu zaman toplanır ve kurutulduktan sonra nemde uzak bir yerde porsenal kablarda muhafazaedilir.

Kulanılması:
a-) Üniversite kliniklerinde tedavi denemeleri ve araştırmalar yapılmamıştır. Bu nedenle bugünkü bilgilere göre 2. sınıf bir şifalı bitkidir. Hibiskus yerine göre daha etkili olan başka bitkiler kulanılmalıdır örneğin: Pekliğe karşı Ravent-, Keten-, Sinameki-, Nane-, Akdiken-, veya Gökçek İksiri daha etkildir.

b-) Komisyon E’nin Alman sağlık bakanlığına bağlı olarak çalışan Komisyon E’nin 01.02.1990 tarih ve 22a nolu monografi bildirisine göre hibiskusun tatlandırıcı, renk verici ve aroma verici olarak kulanılabileceği açıklanmıştır.

c-) Afrikada halkarasında müshil yapıcı ve renk verici olarak kulanılır. Ayrıca çok az oranda iştahaçıcı ve iltihapları önleyici özeliği olduğu ileri sürülmektedir. Fakat Afrikada asıl hararete karşı serinletici olarak kulanılmaktadır.

Çay: Bir kahve kaşığı ince kıyılmış, kurutulmuş hibiskus kupa yaprağı demliğe konur ve üzerine 300-400 ml kaynarsu doldurulduktan sonra 5-10 dakika demlemeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.

Yantesiri: Bilinen bir yantesirir yoktur.

kaynak

Hibiskus üzerine site

wikipedia