Faktör V kan koagülasyon sistemindeki en önemli proteinlerden biridir. Faktör V aktive edilmis protein C (APC) 'nin kofaktörü olarak fonksiyon yapar. APC ile birlikte Faktör Vllla'yi inaktive eder ve ayrıca Faktör V' in kendi aktive formu protrombinin proteolitik aktivasyonunda kofaktör olarak rol oynar ve protrombin trombine dönüstürülür. Aktive edilmis protein C rezistansına (APCR) yol açan FV Leiden mutasyonu trombofilinin en sik görülen genetik nedenidir. Venöz thromboz vakalarının %95'ine yakınında görülür ve trombofili kanser hastalarinda ciddi komplikasyonlara neden olur.
Faktör V kan koagülasyon sistemindeki en önemli proteinlerden biridir. Faktör V aktive edilmis protein C (APC) 'nin kofaktörü olarak fonksiyon yapar. APC ile birlikte Faktör Vllla'yi inaktive eder ve ayrıca Faktör V' in kendi aktive formu protrombinin proteolitik aktivasyonunda kofaktör olarak rol oynar ve protrombin trombine dönüstürülür. Aktive edilmis protein C rezistansına (APCR) yol açan FV Leiden mutasyonu trombofilinin en sik görülen genetik nedenidir. Venöz thromboz vakalarının %95'ine yakınında görülür ve trombofili kanser hastalarinda ciddi komplikasyonlara neden olur.
Aktive edilmis protein C, FVa ve FVllla'yı inaktive ederek kanın pıhtılasmasını düzenleyen bir serin proteaz enzimidir. APC, FVa proteinini 679, 506 ve 306'daki arginin bölgelerinden keserek inaktive eder. FVa ilk önce 506'dan daha sonra 306'dan kesilerek inaktive olur. Fakat FV Leiden mutasyonu 1691. nükleotid G' nin A' ya dönüşmesine sebep olur. Bu da 506 Argininin Glysin olmasıyla sonuçlanır. Böylece 506'daki kesim engellenmis olur. Mutant FV yine 306'dan kesilmesiyle inaktive olabilir fakat bu durum yaklasik 10 kat daha yavastır. Böylece Faktör V molekülü proteolitik inaktivasyona resistant olur. Bu durum thrombin generasyonunda yükselmeye ve hiperkoagülasyon durumuna sebebiyet verir, FV progeagulant olmaya devam eder. FV Leiden heterozigot bireyler de thrombosis riski 5-10 kat homozigot bireylerde ise risk 50-100 kat artar. Aktive edilmis Protein C rezistansının normal bireylerdeki insidansı %3-5 iken thrombosis öyküsü olan hastalarda %50 civarindadir.
Faktör V Leiden mutasyonu otozomal dominant olarak kuşaktan kuşağa iletilir ve bu patolojinin frekansı toplumlar arasında değişiklik gösterir. Türk toplumunda taşıyıcılık orani yaklasik %9 dur. Bu nedenle trombofili için yüksek risk grubunu oluşturan bireylerin taranmasi oldukca önemlidir. Böyle bir mutasyon için heterozigot bireylerde cerrahi girisim sonrasında, kadınlarda oral kontraseptif kullanımı sırasında ve postpartum döneminde DVT görülme riski arttığı saptanmıştır. Faktör V leiden mutasyonunu taramak için yapilan bir kaç test vardir. Bunlar plasma APC rezistansını ölçmeye dayanır. Bu testlerde plazma pıhtılasma zamanı [prothrombin time (PT), aktive edilmiş parçalı thromboplastin süresi(APTT), Xa-pıhtılasma zamani gibi] APC nin varlığında ve yokluğunda ölçülür. Fakat bu testlerin sensitivitesi ve spesifitesi büyük ölçüde değişiklik gösterir.
Test sonuçlari kullanılan kimyasallar ve ilaçlarla büyük sapmalar gösterir. Mesela oral kontraseptif kullanımı, lupus anticoagulantların varlığı veya kan pulcuklari test sonuçlarını etkiler. Bu durum özellikle Faktor V tasıyıcılarını tespit etmede hatalı sonuçlara neden olabilir. Bazı testler her hastaya uygulanamayabilir. Mesela oral anticoagulant terapi uygulanan kişilere belli testler uygulanamaz. Çünkü bu terapi plazmadaki faktör II ve X konsantrasyonlarını düşürür ve bu da plazmanın APC'ye olan sensitivitesini arttırırarak yanlış sonuçlara sebebiyet verir.
Test sonuçlari (+) pozitif olan insanlar icin mutlaka DNA analiz testi uygulanmalıdır, çünkü normal değerler ve tasıyıcıların değerleri aynı bulunabilir ve bu yüzden yanlış teşhis konulabilir. Bu da cok büyük hatalara sebebiyet verebilir. DNA analiz tekniği ile Faktor V genindeki G1691A mutasyonu direk olarak incelenir ve kesin sonuç verilir. Klasik plazma testleri eğer (+) pozitif ise sonuç mutlaka DNA testi ile doğrulanmalıdır.
Tablo I. Venous thrombosis riskini yükselten faktörler
I. Çevresel faktörler:
a)Cerrahi müdaheleler (ortopedi, gögüs ve karin, genitoüriner sistem ameliyatlari)
b) kanser (pankeas,akciger, over, testis, üriner sistem, göğüs ve mide kanserleri)
c) Travmalar (omurga, pelvis, femur ve tibia travmaları)
d) İmmobilizasyon
e) Atherosclerotik vasküler hastalıklar
f) Gebelik
g) Östrojen kullanimi
h) Şişmanlık
i) Behçet hastalığı, sistemik lupus eritamatozis, marfan hastalığı, homocysteinuria
j) Derin ven trombozu öyküsü olanlar
II.Genetik Faktörler
a) Antithrombin III eksikliği
b) Protein C eksikliği
c) Protein S eksikliği
d) APCR
Faktör V kan koagülasyon sistemindeki en önemli proteinlerden biridir. Faktör V aktive edilmis protein C (APC) 'nin kofaktörü olarak fonksiyon yapar. APC ile birlikte Faktör Vllla'yi inaktive eder ve ayrıca Faktör V' in kendi aktive formu protrombinin proteolitik aktivasyonunda kofaktör olarak rol oynar ve protrombin trombine dönüstürülür. Aktive edilmis protein C rezistansına (APCR) yol açan FV Leiden mutasyonu trombofilinin en sik görülen genetik nedenidir. Venöz thromboz vakalarının %95'ine yakınında görülür ve trombofili kanser hastalarinda ciddi komplikasyonlara neden olur.
Aktive edilmis protein C, FVa ve FVllla'yı inaktive ederek kanın pıhtılasmasını düzenleyen bir serin proteaz enzimidir. APC, FVa proteinini 679, 506 ve 306'daki arginin bölgelerinden keserek inaktive eder. FVa ilk önce 506'dan daha sonra 306'dan kesilerek inaktive olur. Fakat FV Leiden mutasyonu 1691. nükleotid G' nin A' ya dönüşmesine sebep olur. Bu da 506 Argininin Glysin olmasıyla sonuçlanır. Böylece 506'daki kesim engellenmis olur. Mutant FV yine 306'dan kesilmesiyle inaktive olabilir fakat bu durum yaklasik 10 kat daha yavastır. Böylece Faktör V molekülü proteolitik inaktivasyona resistant olur. Bu durum thrombin generasyonunda yükselmeye ve hiperkoagülasyon durumuna sebebiyet verir, FV progeagulant olmaya devam eder. FV Leiden heterozigot bireyler de thrombosis riski 5-10 kat homozigot bireylerde ise risk 50-100 kat artar. Aktive edilmis Protein C rezistansının normal bireylerdeki insidansı %3-5 iken thrombosis öyküsü olan hastalarda %50 civarindadir.
Faktör V Leiden mutasyonu otozomal dominant olarak kuşaktan kuşağa iletilir ve bu patolojinin frekansı toplumlar arasında değişiklik gösterir. Türk toplumunda taşıyıcılık orani yaklasik %9 dur. Bu nedenle trombofili için yüksek risk grubunu oluşturan bireylerin taranmasi oldukca önemlidir. Böyle bir mutasyon için heterozigot bireylerde cerrahi girisim sonrasında, kadınlarda oral kontraseptif kullanımı sırasında ve postpartum döneminde DVT görülme riski arttığı saptanmıştır. Faktör V leiden mutasyonunu taramak için yapilan bir kaç test vardir. Bunlar plasma APC rezistansını ölçmeye dayanır. Bu testlerde plazma pıhtılasma zamanı [prothrombin time (PT), aktive edilmiş parçalı thromboplastin süresi(APTT), Xa-pıhtılasma zamani gibi] APC nin varlığında ve yokluğunda ölçülür. Fakat bu testlerin sensitivitesi ve spesifitesi büyük ölçüde değişiklik gösterir.
Test sonuçlari kullanılan kimyasallar ve ilaçlarla büyük sapmalar gösterir. Mesela oral kontraseptif kullanımı, lupus anticoagulantların varlığı veya kan pulcuklari test sonuçlarını etkiler. Bu durum özellikle Faktor V tasıyıcılarını tespit etmede hatalı sonuçlara neden olabilir. Bazı testler her hastaya uygulanamayabilir. Mesela oral anticoagulant terapi uygulanan kişilere belli testler uygulanamaz. Çünkü bu terapi plazmadaki faktör II ve X konsantrasyonlarını düşürür ve bu da plazmanın APC'ye olan sensitivitesini arttırırarak yanlış sonuçlara sebebiyet verir.
Test sonuçlari (+) pozitif olan insanlar icin mutlaka DNA analiz testi uygulanmalıdır, çünkü normal değerler ve tasıyıcıların değerleri aynı bulunabilir ve bu yüzden yanlış teşhis konulabilir. Bu da cok büyük hatalara sebebiyet verebilir. DNA analiz tekniği ile Faktor V genindeki G1691A mutasyonu direk olarak incelenir ve kesin sonuç verilir. Klasik plazma testleri eğer (+) pozitif ise sonuç mutlaka DNA testi ile doğrulanmalıdır.
Tablo I. Venous thrombosis riskini yükselten faktörler
I. Çevresel faktörler:
a)Cerrahi müdaheleler (ortopedi, gögüs ve karin, genitoüriner sistem ameliyatlari)
b) kanser (pankeas,akciger, over, testis, üriner sistem, göğüs ve mide kanserleri)
c) Travmalar (omurga, pelvis, femur ve tibia travmaları)
d) İmmobilizasyon
e) Atherosclerotik vasküler hastalıklar
f) Gebelik
g) Östrojen kullanimi
h) Şişmanlık
i) Behçet hastalığı, sistemik lupus eritamatozis, marfan hastalığı, homocysteinuria
j) Derin ven trombozu öyküsü olanlar
II.Genetik Faktörler
a) Antithrombin III eksikliği
b) Protein C eksikliği
c) Protein S eksikliği
d) APCR
kaynak
3 yorum:
I want not approve on it. I assume precise post. Specially the title attracted me to study the unscathed story.
Good dispatch and this fill someone in on helped me alot in my college assignement. Gratefulness you seeking your information.
Opulently I to but I contemplate the post should prepare more info then it has.
Yorum Gönder