25 Haziran 2009

Bodrum'dan...


Merhabalar,

Bu satırları izinde olduğum günlerde yazıyorum, malum yılda çıkılan bir hafta tatilde de çalışmak yerine dinlenmeye zaman ayırmak olarak gördüğüm Bodrum sahillerinde hamak, şipişdik terlikler ve Elif Şafak'ın "Aşk" kitabı ile beraber geçiriyorum. Şu anda kulağıma gelen oryantel müzik eşliğinde klavyemde uyum gösteriyor.

Doğanın içinde kuşlara yem atarken karıncaları da ihmal etmiyorum. Malum genelde sağlık üzerine çalışmaları takip etsemde böyle ortamlarda doğayı gözlemlememek büyük haksızlık olurdu! İşte ben de bu sebepten etrafımda gördüğüm her şeyi inceliyorum.Bir böceğin ki türünü hala bulamadım. Ön çekmenlerinin farklı yapısı, karıncaları avlarken ki beklemesi ve maksilla ve mandibula hareketlerinin şaşırtıcı hareketleri sonunda karınca yuvasından iki karınca ile ayrılışı görülmeye değer bir görüntüydü doğrusu.Kitabın satırlarına daldığımda dünyadan kopuyorum, burnuma gelen deniz kokusu ve dalgaların sesiyle başka alemlere gidiyorum. Kulağıma taktığım kulaklığımdan yunan ezgileri dinliyorum, kıvrak ve bir o kadar hareketli. Latin, fransız melodilerini seven ben şimdilerde yunan ezgilerine de sıcak bakmaya başladım. Farklı çiçek türlerini görmekte ayrı güzel, zakkumlar, nilüfer çiçeğine benzeyen kavuçuk ağacığının çiçeği ve daha niceleri...


Bodrum Kalesini gezdim mesela, sadece güneş karşısında yatmak değil tatil benim literatürümde. Çevreye duyarsız kalmamak gerekiyor. Hayranlıkla gezdiğim Kale tam bir sanat eseri. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesini de içinde barındıran Kale'de farklı kültürlerden de eserler bulma imkanı var. Gemi maketleri benim en çok ilgimi çeken ögelerin başında geliyor. Bu arada Müze Kart almadıysanız hemen edinin çok işinize yarıyor. Böylece ücretsiz müze ziyaretleri başka bir güzellik katıyor tatilinize.

Güzel Bodrum ikindi vaktinden kocaman sevgiler gönderiyorum