04 Nisan 2008

16 Nisan Biyologlar Günü

Öncelikle 16 Nisan Biyologlar Günümüzü kutlarım. Dilerim bu yıl biyologların değeri anlaşılır.Yorucu bir haftayı da geride bıraktık. Geçen zaman içerisinde ne gibi artılar kattığımı düşünüyorum da kendime. Zaman su gibi akıp gidiyor. Geçen günlerde İstanbul'daydım, birçok güzelliğin yanında yeni bilgiler kattım kendime. Yoğun geçen program içerisinde bir dolu yeni yüzlerle tanıştım. Yazacak bir dolu konu var ben kısaca öğrendiklerime geçmek istiyorum.

* Meslektaşlarımı ilgilendiren bir testten bahsetmek istiyorum. Gaita'da parazit bulmak çok zor olur ancak geliştirilen bir yöntemle artık zor olan bu testler çok kolay.

*Hacettepe Üniversitesi Teknokent toplantısına katıldığımda ülkemizde çok güzel başarılara imza atıldığını farkettim ve çok sevindim.

*İstanbul'a gittiğimde TÜYAP Expomed 2008 fuarına katıldım çok farklı ürünleri gördüm. Bir dolu yeni ürünle karşılaşırken, firmaların müdürlerininin çoğunluğunun Biyologlardan oluştuğunu gördüm. İnanın meslektaşlarımızın bu derece güzel işlere imza atması çok sevindirici bir durum.


*Botox güzellik için kullanıldığı düşünülürken göz hastalıklarında da kullanıldığını öğrendim. Özellikle şaşılık, blefarospazm ve sinkinezi hastalıklarında başarılı sonuçlar elde ediliyor.

*Pektus Deformites hastalığı, doğuştan göğüste fiziksel bozukluk hastalığı demektir. Nuss tedavi yöntemini geliştiren Türk Bilim adamları tarafından bir yöntem sayesinde artık daha başarılı sonuçlar elde ediliyor.


Yazımı bitirirken sizlere altta bir test ekliyorum. Aşağıdaki resme bakın. Bayan ne tarafa dönüyor? Cevabı resmin altında :) Güzel anılarla ve yazılarla haftaya görüşmek dileğiyle


Resimdeki kız saatin döndüğü yönde dönüyor derseniz, beyninizin sağ yarım küresi daha çok çalışıyor demektir.

Ters yönde dönüyor derseniz, beyninizin sol yarım küresi hayatınızda daha hakim demektir.

Bu resim sizin insan tipinizi ortaya çıkarıyor.

Sağ yarım küre hayal ve yaratıcılığı, sol yarım küre ise mantığı ve dil yeteneğini temsil etmektedir.

Buna göre nasıl bir insan olduğunuzu anlayacaksınız.

Bir düşünün, daha çok mantığa mı önem verirsiniz ya da hayale mi?

Bilim adamlarında sol yarım küre, sanatçı ve çok dindarlarda ise sağ yarım küre daha hakim olmalıdır.

16 Nisan Biyologlar Gününün Önemi

16 Nisan Biyologlar günü münasebetiyle, Biyologlar Birliği Derneği olarak bazı konularda hatırlatmalar yapmayı uygun gördüm.

Değerli meslektaşlarım ve basın mensupları; biyoloji üç temel bilimden biridir. Bu nedenle yok sayılamaz. Son yıllarda kendimizi yeterince anlatamadığımızdan haklı olarak kamuoyu biyologların öneminin farkında değil.

Dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde lisans eğitimleri; Viroloji, Bakteriyoloji, Ekoloji, Hidrobiyoloji gibi dallarda verilmektedir. Nitekim, Nobel Bilim Ödülleri`nde fizik, kimya, tıp gibi biyoloji bilimi de ayrı bir kategoride ödüle layık görülmektedir. Oysa ülkemizde ise sadece biyoloji bölümleri bulunmakta ve biyolog olarak mezun olunmaktadır. Bu durum bilimde geri kalmışlığın göstergelerinden biridir. Günümüzde bilimin çok hızlı ilerlemesi çok daha fazla bilgi öğrenmeyi şart koşmaktadır. Bir kişinin biyoloji konusunda her şeyi bilmesi mümkün olmadığından, alt dallarda uzmanlaşması gerekmektedir. Çağımızda bu bir zorunluluktur.

Bilimde gelişen ülkelerde biyologlara verilen önem çok yüksek iken, ülkemizde uygulamadan kaynaklanan tam tersine bir durum mevcuttur. Hala bir biyologun ne iş yapması gerektiği konusunda fikir birliğine varılamamıştır. Biyologların; Aldığı eğitimle ilgisi olmayan konularda görevlendirilmesi de yaygın bir uygulamadır. Genelde sadece laborantlık ve büro görevlerinde çalıştırılmaktadırlar.

Biyoloji bilimi konusunda eğitim alan bu elit personel birçok kamu kurumunda, aldığı eğitimle doğru orantılı konularda görevlendirilmediğinden atıl personel durumuna düşürülmektedir. Bu uygulamayla kurumlarımız ve dolayısıyla halkımız biyologlardan ve bunun sonucu olarak çok değerli biyolojik bilgilerden yeterince istifade edememektedir.

Örneğin; ABD´de bir yerde oluşan gıda zehirlenmesinde sebebini araştıran, bulan ve çözüm getiren komisyonların başında biyologlar bulunmaktadır. Bu işi de doktorlara vermek onların iş güçlerini arttırdığı gibi bazen konuya hâkim de olamayabilirler. Zira doktorun görev sahası hastayı tedavi etmektir.

Ülkemizde istihdam politikası daha sağlıklı yapılabilse ve buna bağlı olarak kişilerin aldığı eğitimlere göre görevlendirmeler yapılabilse daha az sorunla karşılaşılır ve bunun sonucunda problemleri daha kısa sürede çözebiliriz.

Bir biyolog nasıl eczacılık, kimyagerlik yapamaz ise, bu meslek mensupları gibi diğerleri de biyologluk yapamazlar. Çünkü aldığı eğitim ve öğrendiği bilgiler farklıdır. Çağımızda ayrı ayrı gördüğümüz tıp, ziraat mühendisliği, gıda mühendisliği ve veterinerlik gibi bilim dalları biyoloji biliminden doğmuştur. Bir biyolog bu bilimler hakkında bilgi sahibi olabilirken, oysa onlar bir biri hakkında bu bilimlerle ilgili yeterli bilgiye sahip olamazlar.

Biyoloji canlı bilimidir. Tüm canlıları her yönüyle inceler. Buna dünyanın kendiside dâhildir. Bu nedenle biyoloji biliminin önemi bu yüzyılda çok fazla artmıştır. Dünyada küresel ısınma, ekolojik denge, insanın da içinde bulunduğu yaşam döngüleri gibi konular git gide daha da önem kazanmaktadır. Bozulan dengelerin tekrar nasıl sağlanacağı yine biyologların çalışma sahalarından biridir.

Günümüz şartlarında şu gerçeği çok iyi anlamalıyız: Artık biliminin önde giden dalı biyoloji ve insan sağlığıdır. Bu nedenle yurtdışında biyologların önemi her geçen gün daha da çok arttığından, araştırma kaynaklarına geniş olanaklar sunulmaktadır. Bu kişiler faaliyetlerinin karşılığında çalışma sonuçlarını ticari karlı ürünlere çevirerek ülke ekonomilerine çok ciddi katkı yapmaktadırlar. Bizim ülkemiz ise maalesef bu anlayıştan yoksun durumdadır. Bu alanda gereken özen gösterilmediğinden günümüz şartlarında tüm bu bilimsel gelişmelerin sonuçlarını maalesef parayla yurtdışından satın almaktayız. Bu anlayışın sonucu olarak şu soruyu kendimize sormamız gerektiğini düşünüyorum. Paramızı başka ülkelere göndereceğimize, neden kendi araştırma çalışmalarımıza daha fazla imkân sağlayıp buluşlarımızı bizde dünyaya tanıtırken, hem insanlığa hizmet sunup, hem de satarak ekonomik girdi sağlamıyoruz? Biz çok zengin bir ülkemiyiz? Evet, zenginiz. Ama biyolojik zenginlik olarak, insan kaynağı olarak, zeki insanlar olarak. Biz kendi kaynaklarımızı neden yeterince değerlendiremiyoruz?

Ülkemizde üniversitelerden ortalama yılda 3.000 biyolog mezun olmaktadır. Peki; bunların kaçı eğitim gördüğü konularda çalışabilmektedir? Maalesef üzülerek ifade etmeliyim ki onda biri. Diğer hiç bir meslek grubunda bu büyük oran yoktur. Her on kişiden yalnız biri kendi mesleğiyle ilgili çalışabilmektedir. Sebebi ise; bu güne kadar süregelen yanlış istihdam politikalarıdır. Örneğin; 2006 yılında Sağlık Bakanlığı “Özel Hastaneler Yönetmeliği” ´ni yayımladı. Bu yönetmelik öncesi özel hastanelerde çalışabilen biyologların şimdi çalışması engellendi. Önceden çalışanlar da mevcut işinden oldu. Peki; bu kişiler ne yapacak? Bunun için yapılmış bir proje çalışması maalesef yok. Oysa insanlar en verimli, eğitim aldığı konularda çalışır. Sonuçta insanlar yaşamlarını sürdürebilmek ve yaşadığı topluma karşı sorumluluğunu yerine getirebilmek için çalışmak zorundadır.

Biyologların ülkemiz için ne denli önemli olduğunun anlaşılması dileğiyle tüm biyologların bu özel gününü kutlarım.


Gökhan KAVUNCUOĞLU
Genel Sekreter
BİYOLOGLAR BİRLİĞİ DERNEĞİ